بَاب
النَّظَرِ
فِي
الصَّلَاةِ
162-163. Namazda (Sağa
- Sola) Bakınmak
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
أَبُو مُعَاوِيَةَ
ح و
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
جَرِيرٌ
وَهَذَا حَدِيثُهُ
وَهُوَ
أَتَمُّ عَنْ
الْأَعْمَشِ
عَنْ
الْمُسَيَّبِ
بْنِ رَافِعٍ
عَنْ تَمِيمِ
بْنِ
طَرَفَةَ
الطَّائِيِّ
عَنْ جَابِرِ
بْنِ
سَمُرَةَ
قَالَ
عُثْمَانُ
قَالَ دَخَلَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
الْمَسْجِدَ
فَرَأَى
فِيهِ نَاسًا
يُصَلُّونَ
رَافِعِي
أَيْدِيهِمْ
إِلَى
السَّمَاءِ
ثُمَّ
اتَّفَقَا
فَقَالَ
لَيَنْتَهِيَنَّ
رِجَالٌ
يَشْخَصُونَ
أَبْصَارَهُمْ
إِلَى
السَّمَاءِ
قَالَ
مُسَدَّدٌ
فِي الصَّلَاةِ
أَوْلَا
تَرْجِعُ
إِلَيْهِمْ
أَبْصَارُهُمْ
Osman (b. Ebî Şeybe'nin)
Câbir b. Semura'dan rivayetine göre, Cabir demiştir ki: Resûlullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) mescid'e girdi. Ellerini (ve gözlerini) havaya kaldırmış bazı
kimseler gördü.
(Bu cümle, hadisin
Müsedded tarafından yapılan rivayetinde yoktur.) Ancak (Ebû Dâvûd'un hocaları Müsedded ve
Osman) hadisin bundan sonraki kısmında birleştiler (ve şu sözleri naklettiler).
Bunun üzerine Resûlullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Bu kimseler gözlerini havaya
dikmeye kesinlikle son vermelidirler."
Müsedded (bu cümleyi)
"namazda" diye nakletti (Muaviye ve Osman ittifakla şu şekilde
tamamladılar:) "Yahut onların gözleri (bir daha) kendilerine
dönmeyecektir."
Diğer tahric: Buhârî,
ezan; Müslim, salât; Nesâî, sehv; îbn Mâce, ikâme; Ahmed b. Hanbel, III, 109,
112, 116, 140, 258.
AÇIKLAMA:
Bu hadis-i şerif,
aslında biraz daha uzunca olan bir hadisin kısaltılmış halidir. Nitekim
Müslim'in rivayet ettiği şu hadis bunu tamamlayıcı mahiyyettedir:
"Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza geldi ve; "aceb
neden sizleri hırçın atların kuyrukları gibi ellerini kaldırmış görüyorum. Namazda
sakin olun" buyurdular. Sonra (başka bir defa) yine yanımıza geldi ve bizi
halkalar halinde görerek; "Sizi niçin dağınık cemaatler halinde görüyorum?"
buyurdu. Başka bir sefer yine yanımıza çıkageldi ve "Siz meleklerin
Rableri katında saf saf durdukları gibi saf bağlayıp dursaydınız ya!"
buyurdular. Biz; ya Resûlallah, Melekler Rableri katında nasıl dururlar? dedik.
"İlk safları tamamlarlar ve safta sıkışık dururlar" buyurdu.[Müslim,
salât]
Bu hadisi şerif bazı
hükümleri ihtiva etmektedir:
1. Namazda esas olan
sükûnettir; elleri havaya kaldırmak veya ellerle selâm verip işaret etmek meşru
değildir. Nitekim Müslim'in rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyuruluyor:
"Biz Resûlullah (s.a.v.) ile birlikte namaz kıldığımız vakit, es-selamü
aleyküm ve rahmetullah, es-selamü aleyküm ve rahmetullah derdik (Cabir eliyle
iki tarafa da işaret etmiş) Resûlullah (s.a.v.); "Siz neden hırçın atların
kuyrukları gibi ellerinizle işaret ediyorsunuz? Her birinize elini uyluğunun
üzerine koyması .kâfidir. Sonra sağ ve sol tarafında bulunan kardeşlerine
selâm verir" buyurdular.[Müslim, salât]
2. Namazda gözleri
havaya dikmek dört mezheb ulemasmca da mekruhtur. Nitekim Müslim'in rivayet ettiği
şu hadis-i şerif de buna delâlet etmektedir. Resûlullah (s.a.v.):
"Namazda gözlerini semâya diken bir takım kimseler, ya bundan vazgeçerler
yahutta gözleri (bir daha) kendilerine dönemez" buyurdular.[Müslim, salat]
Müslim'in rivayet ettiği şu hadis-i şerifte ise duâ ederken semâya bakmaktan
nehyedilmektedir. Hüküm ve hâdise her iki rivayette de bir olduğu için mutlak
olan birinci rivayet, mukayyed bulunan ikinci rivayete hamledilmiştir. Mamafih
buna hacet de yoktur. Çünkü mânâ yine aynıdır. Duanın kıblesi semâ olduğu halde
duâ esnasında semâya bakmak memnu olunca namaz esnasında bakmak evleviyetle
memnu' olur. Esasen bu rivayetlerden ne murad edildiği ulemâ arasında
ihtilaflıdır. Bazılarına göre va'id yani tehdit kasdedilmiştir. Bu takdirde
gözleri semâya dikmek haramdır. Zahirilerden İbn Hazm daha ileri giderek
namazın bozulacağını söylemiştir. Diğer bazıları: "Hadisin manası, namaz kılanların
üzerine inen meleklerin indirdikleri nurdan gözleri kör olacağından korkulur
demektir" müteleasında bulunmuşlardır. Ayrıca gözler kıbleden çevrildiği
ve namaz kılan bir kimsenin hâlinden uzaklaşıldığı için yasaklanmış olduğu da
düşünülebilir.
İbn Ebî Şeybe'nin
Hişâm'dan tahrîc ettiği bir hadise göre ashab-ı kiram vaktiyle namazda
sağa-sola bakınırlarmiş. "Namazda huşu” sahibi olan mü'minler muhakkak
felaha erdi"[Mu'minun 1 ve 2] âyet-i kerimesi inince artık önlerine
bakmağa başlamışlar, gözleri secde yerinden öteye geçmez olmuş.
Bazılarına göre ibret
için gözleri semâya kaldırmakta bir sakınca yoktur. Fakat İbn Battal namazda
semâya bakmanın mekruh olduğunda ulemânın ittifak ettiklerini söylemiştir.
Namaz haricindeki dualarda ise, ekser-i ulemâya göre semâya bakmak caizdir.
Çünkü duanın kıblesi semâ olduğunu bildiren hadisler vardır. Taberî semâya
bakmayı kerih görmüştür. Kaadi Şureyh dua ederken gözlerini semâya diken bir
zata:
"Ellerini yum,
gözlerini de indir. Çünkü sen ona eremez ve onu göremezsin!"
demiştir.[A.Davudoğlu Sahîh-i Müslim Tercümesi ve Şerhi, III, 187 – 188.]
3. Namazda dağınık
cemaatlar halinde bulunmak yasaklanmıştır.Yukarıda tercümesini sunduğumuz ve
bu hadisi tamamlayan Müslim hadisinde geçen, "Sizi niçin dağınık cemaatlar
halinde görüyorum?" cümlesi buna delâlet etmektedir. Nebi (s.a.v.)'in ayrı
ayn cemaatler halinde görmesi kuvvetli bir ihtimale göre namaz haricinde
olmuştur. Onları bu halde görünce dinin emrettiği İslâm birliğinin tahakkuk
edemeyeceğinden endişe duymuş ve kendilerini dağınık bulunmaktan men'etmiştir.
Bazıları da bunun namazda olduğuna ihtimal vermişlerdir. Çünkü namazda dağınık
bir halde bulunmak, safların parçalanmasına sebep olur. Fakat bu ihtimal
zayıftır. Râvinin, "Resûlullah (s.a.v.) bizi halkalar halinde gördü”
demesi, namazda olmadıklarına delâlet eder. Zira halka yuvarlak olduğu için
halka halinde duranların bazıları sırtlarını kıbleye çevirmiş vaziyette
otururlar.
4. Safları melekler
gibi düz ve sık tutmak gerekir.Nitekim konumuzu teşkil eden Ebû Dâvûd hadisini
tamamlayıcı mahiyetteki Müslim hadisinde geçen "siz meleklerin rableri
katında saf saf durdukları gibi saf bağlayıp dur-saydınız ya!" cümlesi
buna delâlet etmektedir.[Bezlu'l-mechûd, V, 187.]
Görülüyor ki bu hadis-i
şerif musannif Ebû Davud'a iki kanaldan gelmiştir:
1. Müsedded - Ebû
Muâviye kanalı,
2. Osman b. Ebî Şeybe -
Cerîr kanalı. İkinci kanalla gelen hadisin metni birinciye nisbetle daha
uzundur.
Daha sonra bu iki kanal
şu kanalda birleşirler; el-A'meş, el-Müseyyeb b. Râfî, Temim b. Tarafe et-Tâî,
Câbir b. Semure, Resul-ü Ekrem, Osman b. Ebî Şeybe'nin rivayetinde diğerinden
farklı olarak şu cümle bulunmaktadır: "Resûlullah (s.a.v.) mescide girdi,
ellerini (ve gözlerini) havaya kaldırmış bazı kimseler gördü."
Hadisin bundan sonraki
cümlelerinde her iki senedle gelen ifadeler birleşmektedir. Ancak şu farkla
ki, Müsedded'in rivayetinde fazla olarak bir de "namazda" kelimesi
bulunmaktadır. Yani Müsedded'in cümlesi "bu kimseler namazda gözlerini
havaya dikmeye kesinlikle ya son vereceklerdir..." şeklindedir.
Tercümesini sunduğumuz Müslim hadisleri ise, bu hadisin eksik kalan kısımlarım
tamamlamaktadır.